Rusya’nın sonlarına dayanan Batı blokunun silahlı kuvvetli NATO’nun ülkenin güvenliğini tehdit etmesi ve yayılmaya devam kararlılığı üzerine düzenlenen Donbass operasyonu 50. gününü geride bıraktı. 50 günlük bu süreçte, operasyon öncesinde Rusya’nın legal güvenlik taleplerine olumlu karşılık vermeyen ABD öncülüğündeki Batılı ülkeler, Moskova’yı maksat alan yaptırım savaşını başlattı. Rusya’nın Batı’da bulunan rezervlerine el konuldu, kömür ihracatına yasak getirildi. Lakin uygulanma kararı alınan yaptırımların birçoğunun gayesi Rus halkı ve kültürünü yıpratmaya yönelik adımlar oldu. Çünkü, Rus grupları memleketler arası müsabakalardan atıldı, Rus sanatkarlar ‘Putin’i kınamadığı’ gerekçesiyle işten çıkarıldı ve hatta Rus kedilerine bile yaptırım uygulandı.

Marx’ı Rus zannedip ismini kaldıran akademisyenler

Trajikomik adımlar, ABD eyaleti Florida’da ünlü Karl Marx’ı ‘Rus’ zanneden üniversite yetkililerinin Marx’ın ismini üniversiteden kaldırmasına kadar vardı. Avrupa’da durum farklı değildi. Lakin tek bir farkla. Avrupa ülkelere, mantık sonlarına oturtulmayan bu yaptırımları Rus güç kaynaklarına uygulayamadı. Petrolden doğalgaza büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı olan kıta Avrupası yalnızca Rusya’dan aldığı kömüre ambargo uyguladı. Alman sanayicileri de Rusya’dan gelen doğalgaz ve petrolün kesilmemesi için defaatle ihtarlarda bulunmayı sürdürüyor.

Dezenformasyon atakları resmi kurumlar aracılığı ile yapılıyor, karşı çıkanlar toplumsal medyadan siliniyor

Türkiye’ye basın özgürlüğü konusunda tenkitlerde bulunan Batı bloku, tek bir kararla tüm kıtada Rus medya kanallarını engelledi. Fakat bu sansür tek başına işlemiyor. Tıpkı vakitte Rusya’nın Ukrayna’da düzenlediği özel operasyonla birlikte, Batı medyası başta olmak üzere Rusya’ya yönelik büyük bir dezenformasyon kampanyası başlatıldı. Bu dezenformasyon uğraşında pek çok defa oyun görüntüleri kullanıldı, Rusya’nın Çin’den askeri teçhizat istediği argüman edildi. Rusya’nın cami ve hastaneleri bombaladığı ve sivilleri öldürdüğü tezleri en çok kullanılan dezenformasyon prosedürü oldu. Savların gerçek olmadığı ya ortaya çıktı ya da Rusya tarafından evraklarla yalanlandı. Twitter, kelam konusu argümanlar hakkında gerçekleri yazan gazetecilerin hesaplarını askıya alıyor, YouTube Ukraynalı neo-Nazilerin kanallarına dokunmazken Rus medyasının hesaplarını kapatıyor, Facebook ise Ruslara karşı nefret hatalarına müsaade veriyor.

‘Caminin bombalandığı’ argümanını Çavuşoğlu yalanladı, ‘öldü’ denilen gebe bayanın Rusya’ya tahliye olduğu ortaya çıktı

Örneğin, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı ve Mariupol Belediye Lideri Danışmanı Petro Andryuşçenko da dahil olmak üzere pek çok yetkili tarafından deverana sokulan ‘Mariupol’de cami bombalandı’ savı, en çok yankı bulan palavra haberlerin başında geldi. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından “Caminin imamı bunu doğrulamadı” formunda yalanlanan argüman, hala Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili paylaşımında duruyor.

Rusya’nın Mariupol’deki 3 Numaralı hastaneye hava saldırısı düzenlediği ve bir gebe bayanın da yaralandığı argümanı Batı basını tarafından dolanıma sokuldu. Daha sonra bu ‘saldırıda’ yaralandığı söylenen ve hatta kimi batılı gazeteciler tarafından kendisinin ve bebeğinin öldüğü tezleri toplumsal medyada yayılan Vişegirskaya isimli bayan Rusya tarafına tahliye olduğunu açıkladı. Manzaraların çekildiği sırada AP fotoğrafçıları tarafından taciz edildiğini belirten Vişegirskaya, ‘bombardıman yoktu’ dedi. Bayanın taciz edilirken çekilen fotoğrafları ‘Rus saldırganlığının sembolü’ yapılmaya çalışılsa da, bu tez birinci ağızdan yalanlandı.

Rusya’nın Buça hadisesinin BMGK’da araştırılması ve ispatlar üzerinden tartışılması önerisi İngiltere tarafından engellendi

Ukrayna ve Batı’nın son büyük dezenformasyon atağı ise Buça oldu. Rus ordusunun tüm güçlerinin müzakereler sonrası 29 Mart’ta bölgeyi terk etmesi üzerine Ukrayna idaresi ve Batı medyası tarafından ‘Rusya’nın sivilleri katlettiği’ tarafında tezler öne sürüldü. 1 Nisan tarihinde Ukrayna’nın Lokal Savunma Kumandanı Sergey Korotkih bölgeden görüntü yayınlayarak boş sokakları ve kullanılmaz hale gelen tankları göstermişti. Fakat, bölgenin Ukrayna’ya geçmesinin üzerinden 4 gün geçince, yani 3 Nisan’da, ‘yollara atılmış ceset görüntüleri’ yayılmaya başladı.

Bu palavra haberler üzerine Rusya tarafından gelen tezlerin Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu tarafından araştırılması ve ispatlar üzerinden tartışılması önerisi İngiltere tarafından engellendi. Tüm bunların akabinde galeyana gelen Batı bloku, Rusya’ya karşı diplomatları ‘istenmeyen kişi’ ilan etme furyası başlattı. Bugüne kadar 400’ün üzerinde Rus diplomat Avrupa ve ABD’den hudut dışı edilmiş durumda. Uzmanlar ise bunu, diplomatik ilgilerin kesilmesi ve ‘sıcak savaş tehlikesi’ olarak yorumluyor.

Kimyasal tezi Pentagon tarafından bile ‘teyit edilemiyor’

Son olarak ise, Rusya’nın Ukrayna’da kimyasal silah kullandığı argümanı mevcut. Lakin bu sav ABD tarafından dahi sahiplenilmemiş görünüyor. Çünkü, Pentagon’un yaptığı açıklamaya nazaran ‘bu savlar teyit edilemiyor’.

Rus kültürüne tahammül edemeyen Avrupa

Batı ve Ukrayna tarafından başlatılan dezenformasyon kampanyası ise Avrupa’da Rus halkına ve kültürüne karşı bir reaksiyon oluşturmuş durumda. Paris’te Sainte-Trinite semtindeki Rus Ortodoks Katedrali yanındaki Kültür Merkezi’nin önüne gelerek camlarına yazılar yazdı, yumurta fırlattı. Fransız basını, yumurtalı saldırıyı düzenleyen bireyler ortasında SOS Racisme üyeleri ile Ukraynalı ve Gürcülerin olduğunu yazdı. Almanya’da Rusça konuşan Ukraynalı bayanın meskenine atak düzenlendi, Kopenhag’daki Rus Ortodoks Kilisesi’ne ırkçı atak yapıldı. Sovyetler Birliği’nden kopmuş olan ülkelerde ise Sovyet anıtlarına akınlar düzenlendi.

Alfabeye açılan ‘savaş’

Rus medyasına yasak getirerek tek sesli hale gelen Avrupa’da alfabeye karşı da bir savaş başlatılmış görünüyor. Letonya parlamentosu, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekatının sembolleri halinde gelen ‘V‘ ve ‘Z‘ harflerini ‘saldırganlığı yücelttiği’ gerekçesiyle yasakladı. Almanya’da Bavyera, Berlin, Aşağı Saksonya, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletlerinde, Rusya’nın Ukrayna’daki özel operasyonunun sembolü haline gelen ve zafer manasını taşıyan ‘Z’ harfinin sembol olarak kullanılması yasaklandı. Güney Koreli Samsung şirketi, Letonya, Litvanya ve Estonya’da Galaxy Z Fold3 ve Galaxy Z Flip3 cep telefonları reklamlarındaki ‘Z’ harfini, Rusya’nın Ukrayna’daki özel operasyonuna takviyeyle ilişkilendirildiği gerekçesiyle kaldırdı.

Canlı yayın Nazizim: Ukrayna’nın televizyon kanallarında Rus erkeklerini hadım etme ve Rus çocuklarını öldürme davetinde bulunuldu

Alfabeye ‘savaş’ açacak kadar hassas olan Avrupa, Ukrayna’da yükselen neo-Naziliğe karşı çıkmıyor ve hatta destekliyor. O denli ki, Eski İngiliz parlamenter Louise Mensch, Twitter’da yaptığı paylaşımda neo-Nazi Azov Taburu‘ndan övgüyle bahsetti. Öteki bir kullanıcıyı yanıtlayan Mensch, neo-Nazi Azov Taburu’nun ‘tekrar tekrar izlemekten zevk aldığı epeyce harika görüntüleri olduğunu’ söyledi. Ukrayna’da ise Rus tersi telaffuzlar sürat kazanarak devam ediyor. Ukraynalı bir tabip olan Gennadiy Druzenko Rusları ‘insan olarak görmediği’ ve ‘tüm erkeklerini hadım etmelerini’ hekimlerine telkin ettiğini bir televizyon kanalında açıkladı. Ukrayna’da yayın yapan, Kanal 24 kanalının muhabiri de, ‘Rus çocukların katledilmesi gerektiğini’ söyleyerek katliam davetinde bulundu.

Zelenskiy neo-Nazi Azov taburunu ‘neyseler o’ diye savundu; Yunan parlamentosunda konuşturulan neo-Nazilere reaksiyon gösterildi

Batı bloku tarafından silahlandırılan Ukrayna ise ülkedeki neo-Nazi varlığını kabul ediyor ve sahipleniyor. ABD kanalı Fox News, Ukrayna başkanına, neo-Nazi Azov Taburunun ülkenin güvenlik güçlerine bağlı olmasına karşın zulüm uygulamasına dair yönelttiği soru Zelenskiy tarafından “Neyseler o” biçiminde cevaplandı, bu yanıt ise daha sonra kanal tarafından makaslandı. Yunan parlamentosunda konuşan Zelenskiy, Osmanlı İmparatorluğu hudutlarında ‘Büyük Yunanistan’ ülküsünü hayata geçirme hayaliyle kurulan ‘Filiki Eterya’ cemiyetini andı. Zelenskiy, ayrıyeten yayına neo-Nazi Azov Taburu üyelerinden birini çıkardı. Bu durum, Yunanistan tarafından da reaksiyonla karşılandı. Eski Başbakan ve SYRIZA başkanı Aleksis Çipras “Nazilerin parlamentoda kelam hakkı olamaz” formunda reaksiyon gösterdi.

Hunter Biden’ın Ukrayna’daki askeri biyolojik laboratuvarları

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin bir modülü olan neo-Nazi kümeler, uzun vakittir ABD tarafından eğitiliyor ve silahlandırılıyor. ABD Ukrayna’da yalnızca neo-Nazileri silahlandırmıyor; birebir vakitte Daily Mail ve New York Post gazeteleri sızdırdığı maillere nazaran, ABD Lideri Joe Biden‘ın oğlu Hunter Biden, Pentagon’un Ukrayna’daki askeri biyolojik laboratuvarlarının finanse edilmesinde rol aldığını ortaya koydu. Bu laboratuvarların varlığı daha evvel Rusya Savunma Bakanlığı tarafından açıklanmıştı.

Ortaçağ teknikleriyle ‘cezalandırma’: Hatalı kabul ettiklerini direklere bağlayıp kırbaçlıyorlar

Rusya’yı ‘sivilleri öldürmekle’ suçlayan Ukrayna ise kendi halkının üzerine bombalar yağdırmaya devam ediyor. 14 Mart’ta Ukrayna güçlerinin Donetsk’e düzenlediği taarruzda 20 sivil hayatını kaybetti. Ukrayna’nın kendi halkına yaptığı akınlar ise yalnızca bombalamakla gerçekleşmiyor. Ukraynalı neo-Nazi kümeleri kendi kanılarına yakın olmayan ve ‘Rusçulukla’ suçladığı şahısları Ortaçağ prosedürleriyle ‘cezalandırıyor’. Ukrayna İçişleri Bakanlığı’na bağlı paramiliter güçler, denetim altında tuttukları bölgelerde kabahat işlediğini düşündükleri sivilleri insan haklarına ters bir formda direklere bağlayıp kırbaçlayarak azap yapıyor. Rusya’yı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Kurulu’nden atan Batılıların ise bu azaba karşı çıkmadığı görülüyor.

Rusya’nın alandaki durumu ne?

Pekala, Rusya’nın Donbass bölgesinde yürüttüğü operasyon ne durumda? Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı özel operasyon, her ne kadar Batı tarafından ‘topyekun işgal’ olarak tanımlansa da, Rus ordusu, Lugansk ve Donetsk Halk Milisleri ile Rusya’ya bağlı Çeçen güçler, bölgede öncelikli olarak askeri altyapıyı ve neo-Nazi güçleri amaç alan bir strateji izledi.

Rus güçleri, Ukrayna ile devam eden müzakereler kapsamında alınan kararlar gereği, geçen hafta Harkov yakınlarına kadar çekildi. Ukrayna idaresi ise, müzakereler kapsamında alınan bu kararı ‘Ukrayna’nın askeri başarısı’ olarak gösterdi ve Buça ile Kramatorsk üzere bölgeler başta olmak üzere ‘Rus güçlerinin sivil katliamlar yaptığı’ istikametinde propaganda faaliyetlerine girişti. Lakin Ukrayna tarafının bu argümanları kısa mühlet içerisinde Rus makamları tarafından çürütüldü.

Rusya’nın Ukrayna operasyonunun en kıymetli kısımlarını kuşkusuz Güney bölgeleri oluşturuyor.

Nazilerin son kalesi: Mariupol

‘Denazifikasyon’ operasyonu kapsamında düzenlenen operasyonların devam ettiği Mariupol’de, milliyetçi güçler büyük oranda kapana kısılmış durumda. Rusya’ya bağlı Çeçen askerlerinin yüklü olarak yer aldığı Mariupol’de, Rus güçleri, askeri gayelere yönelik operasyonlarını ve Azov Taburu tarafından esir alınarak canlı kalkan olarak kullanılan sivillerin kurtarılması ve tahliyesi operasyonlarını birebir anda yürütüyor.

Ukrayna tarafı ise, Mariupol cephesinin ‘yarılabileceği’ görüşünde. Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Danışmanı Mikhailo Podolyak, 12 Nisan’da yaptığı açıklamada Zelenskiy ile Ukrayna Silahlı Kuvvetleri komutanlığının ‘Mariupol’daki birliklere’ yardım etmenin yollarını aradıklarını, lakin planlarını halka açıklayamadıklarını söylemişti.

Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Genel Kumandanı Valeriy Zalujniy de, Mariupol’deki birliklerle (Azov Taburu) irtibat halinde olduklarını ve ‘savunma operasyonunun’ detaylarının kamuoyunda tartışılmaması gerektiğini açıklamıştı.

Lakin, alanda yaşanan gelişmeler, Rus güçlerinin bölgenin tamamını denetim altına almak üzere olduğunu gösteriyor. Son olarak, binden fazla Ukrayna askerinin Rus güçlerine teslim olduğu öğrenilmişti. Bu durum, Mariupol’deki Nazilerin Ukrayna ordusu yahut NATO’dan beklediği takviyenin ulaşamadığını gösterir nitelikte.

Devam eden operasyonlar düşünüldüğünde, Harkov, Kramatorsk, Zaporojiya üzere bölgelerde çatışmalar devam ederken, Rusya’nın operasyon başlangıcındaki ‘Donbass’ın kurtarılması’, ‘denazifikasyon’ ve ‘Ukrayna’nın silahtan arındırılması’ üzere hususlarda şu ana kadar hedeflediği noktaların gerisinde olmadığı görülüyor.

Hazırlayanlar: Burcu Okutan, Erkin Öncan, Selin Uludağ